Bu metinde, 5 Mayıs 2010 tarihinde doğan, 18 ayını dolduran oğlum Ahmet Emir’in dil gelişimine dair gözlemlerim yer almaktadır.
Bebeğimin dil gelişimine dair ilk adımların 3–4 aylıkken gülümsemeye, bundan 2–3 ay sonra da bazı durumlara kıkırdama şeklinde gülmesiyle gerçekleştiğini ifade edebilirim. Yapabildiği ilk hecelemeler, hatırladığım kadarı ile “an-nen-nen” ve “ab-ba” gibi kelimeler şeklindedir. Şu anda net ve sürekli olarak söyleyebildiği herhangi bir kelime olmamakla birlikte çok az sayıda kelimeyi ara sıra doğru söyleyebilmektedir. Bunlara örnek olarak “anne” ve “mama” kelimeleri ile ara sıra bizi taklit ederek söyleyebildiği az harften oluşan kelimeler sıralanabilir. Bebeğimizin bakımını anneannesinin üstlenmesi ve bebeğin yanında “anne” kelimesini sıklıkla söyleyen iki kişinin (eşim ve eşimin kardeşi) varlığı, bunun yanında “baba” kelimesinin neredeyse hiç kullanılmaması, “anne” kelimesini daha net söylemesini beraberinde getirmiştir.
Bu günlerde sözlü iletişimi pek tercih etmemekle birlikte işaret dilini çok iyi kullandığını, eliyle göstererek bize istediğini yaptırabildiğini söyleyebilirim. İstediği yapılmazsa da elimizden tutup istediği ya da ilgilendiği şeyin yanına kadar götürüp bir de yakından göstermeyi tercih etmektedir. Örnek olarak evde durmaktan sıkıldıysa ve dışarı çıkmak istiyorsa önce dış kapıyı gösterir, gerekiyorsa en yakınındaki kişiyi elinden tutup kapıya kadar götürür, bu arada da elini kafasına götürüp saçını okşayıp “başbaş” diye gösterir. Eliyle “gel” şeklinde çağırma işareti de yapabilir. İşaret dili ile anlaşabilsek de, yakın zamanda bir doktorun, işaret dili sayesinde her şeyi yaptırabilmesinin sözlü iletişimde tembel davranmasına yol açtığı yönünde bir yorumu olmuştu.
Yukarıdakilere ilave olarak söylenenlerin çoğunu anlamakta örneğin “oyuncağını teyzeye götür” şeklinde talimatları hemen uygulamaktadır. “Hayır” kelimesini aylardır bilmesine ve söylediğimizde yaptığı işi durdurmasına rağmen bu günlerde bazı şeyleri yapmaması için “hayır” dediğimizde ya da başka türlü işine gelmeyen durumlarda -sanki anlamıyormuş gibi- “hı?” şeklinde karşılık vermektedir.